Kurban Bayramı Çocuklara Nasıl Anlatılmalı?

Çok mutlu olduğumuz anlarımızı   ifade ederken de kullandığımız;  yaşamın renkli   anlarının  pekiştirecidir  “bayram” terimi.  

Her kurban bayramında çocuklardan büyük çocuklara kadar işin vahşi bir anlayış olduğundan, gereksizliğinden çeşitli görüşler öne sürülmesi, aynı coğrafya insanından farklı kültürler arasına kadar tartışılan konudur. 

Kurban kesiminin izlenmesi, özellikle 12 yaş öncesi çocuklarında pedagojik açıdan sakıncalıdır.  

Bir canlının hayatını sonlandırma sahnesi çocuğu çok zedeler. 

İster Kurban Bayramı isterse başka bir gün olsun sonuç değişmez. 



Bir köpeğin ya da kedinin can çekişme sahnesinden daha ilerisi bir canlının boğazının kesilmesi izlemesinin yarattığı etkiyi düşünün, lütfen!  “Aman canım ailemiz küçükken izlememizde bir sakınca görmezlerdi!” ya da “Biz izledik de ne oldu?”

 Duygu durumunuzda neler yarattığını tam olarak anlamlandıramıyor,  olabilir misiniz, acaba?

Pek çok ailenin geleneklerin aktarımı için kesim yerine götürmeyi tercih etmesinin aksine  pek çok aile  de daha hassas yaklaşabilmektedir.
Aslında yetişkinler de bu sahnede kurbanın acısını hissetmemek için kendilerini duyarsızlaştırmaktadır!                                        

Çocuklar da duygularını bastırarak duyarsızlaşacak  dolayısı ile  empati yapma yetenekleri zayıflatacaktır.  
Durumu Nasıl Yönetebiliriz?

Kurban bayramının, dini açıdan, o zamanın koşullarına göre analitik değerlendirilerek;
Çocuklarımıza, günümüzde ki gibi kasap, market gibi alışverişin yapılamadığı dönemlerden söz edilebilir. Bu şekliyle o yüzyıllarda her zaman et ve et ürünlerine ulaşılamadığından, çağın gerçeklerine göre bir ihtiyaç olduğu anlatılabilir, mesela.

Günümüzde de pek çok kırsal kesimde kasap ya da market var mı sizce?
Et insan türünün hayatı için gereken bir besin kaynağıdır. Her ne kadar vejetaryen beslenenler et yerine sebze kökenli besinlerle seçenekleri tercih etseler de doğa da bir denge bir dönüşüm vardır .
Bir ikinci görüşüm; insan bir şekliyle hayvan türünün her ne kadar en gelişmiş canlısı olsa da, güdüsel olarak toplayıcı ve avcı dürtüsünü içinde barındırır. Bu şekliyle insanlara zarar vermeden dürtüyü tatmin ederek avcı güdüsünü iyileştirme de hedeflenmiştir. Aslında bu güdü çok iyi biliyoruz ki iyileştirilebilir bir güdüdür!
Durumu anlatmak;  çocuklara,  özellikle  de  3-12 yaş  çocuklara  konunun anlatılması özen ve dikkat ister. 

Bu yaş aralıkları çocukluk,  ergenlik öncesi ve ergenlik dönemi risk faktörünün en çok yaşandığı süreçtir. Bir yandan hayvan doğa sevgisi içinde büyütülen diğer yandan gözlerinin önünde bıçaklarla kesilen, kanları akan ve can çekişen  bir canlının zihinlerde kalıcı resme dönüşen sahnesi  ve hatta daha ileri giderek o çok sevdiği hayvanın kanı alnına sürülüş anı,  zedelenen duygular ve bozulan psikolojiler.
Dinimiz yönünden ise, evladını kurban etmek üzere olan bir baba sembolü…
Bu yaş aralığı soyuttan somut kavramlara geçiş sürecindedir,  sayılar,  kütlesel  hacım kavramı,   olayları nesneleri gruplayabilme organize etme gibi özellikler ile işlem yapan zihinlerin ve duyguların yoğun yaşandığı dönem. 
Çocuğun seviyesine göre akılcı ifadeler seçilmeli! 
   
    –  Özellikle de o yıllarda market kasap gibi alışveriş yapılacak  mekanların olmadığı, etin çok önemli besin kaynağı olduğunu fakat koşullar gereği insanların  et alamadıklarını, dolayısıyla da kurban bayramlarının  bu sebeplerle ayrı bir öneminin olduğundan söz edilmesi, 
 –  Evimizde kesilen etin de gerçekten amacına uygun olarak tasnif edilerek ihtiyaç sahiplerine birlikte dağıtılması ve yalnızca paylaşmanın verdiği keyif ve mutluluk anını birlikte yaşanması,      
   –  Kesimin daha işin ehilleri tarafından yapılması, ev bahçe yerlerde bu işlemin yapılmaması; hijyen, görüntü ve çocukların ortamları görmemesi yalnızca paylaşım anlarını yaşaması, kimlik ve kişiliğin olumlu gelişmesine katkılar sağlayacaktır.    
   –  Bayramların, tatil anlayışından uzak, sevginin paylaşım günleri  olduğunu yaşamaları, hissetmeleri, olumlu mutlu kalıcı izlerin bırakılması.

      – Çocukları bu hoş koşuşturmada  işin içine katarak, hazırlıkların beraber yapılması şeker, meyve tabaklarının ona hazırlatılması gibi işleyişlerle süreç doğru yönetilerek cazip kılınabilir.

………………

Yetişkinler için Bayramlar Tatil Günü mü?

Her bayram gününde eksilen büyüklerimizi sevdiklerimiz; onların bu özel önem verdikleri günlerde beklentilerine cevap verebilmek. 
Aslında paylaşmaktır sevgidir  “seni düşünüyorum” demenin en yalın ifadesidir.
Mutlu olma anlarının en kısa tanımlamasıdır bayram sözcüğü..
Peki ne oldu da? Bu kadar keyif anları anıları yaşatan bayram günlerimizin içi boşaltılarak, sıradanlaştı; tatil günü izin günleri sınıfında yerini aldı.
Bir şeyleri tam anlamıyla anlatılamadı mı?
Bir şeyleri tam anlamıyla anlatamadık mı?
Yaşatamadık mı?
Ya da  anlamamak işimize mi geldi?
Kuşaklar boyu  geleneksel günlerimiz ile ilgili eğitimlerde  bir şeyler yanlış mı gitti?(üzerinde durulması gereken ayrı bir konu!)
Bayramın izin günleri sınıfında kabul edilerek,  izin demek tatil demektir anlayışıyla, bayram günlerinin asıl amacından uzaklaşma sürecini yaşıyoruz, değişen sosyoekonomik, sosyokültürel anlayışlara paralel.
Sıklıkla da :”Nerde o çocukluğumuzun bayramları?”… Diyerek hayıflanılır;
Nerede mi?
İşte, yarın yaşayacağız…
Kimimiz, bayramı tatil olarak yaşayacak,
Kimimiz ise geleneksel bayramların, tadına varmaya çalışarak,
Seçim hakkı ise kişinin, ailelerin kendi özgür iradesinde.
Günlük koşuşturmalardan aile ve aile büyükleri ziyaretlerin yapılamaması,.
İhmal edilen, değerlerimiz
Yakın akraba çocukları birbirlerinden habersiz yetiştiklerinin de farkında mıyız?
Varın,modern dünya insanı olun fakat bayram günlerini aile ve büyüklerle geçirin!
 Tatilinizi de  gerçek tatilleriniz de içiniz rahat olarak yaparak, bir şeylerin eksikliğini  içinize hissettirmeden yapın!
Aslında lezzet burada!
Sanmıyorum ki bayramlarını tatil olarak geçirenlerin rahat ve huzurlu olabildiklerini, genlerimizde var DNA kayıtlarımızda var geleneklerimiz, her ne kadar yaşadığımız çağı insanları olsak da duygusallığını yoğun yaşayan bir ırkız çünkü biz duygu toplumuyuz
Her birimize birbirini dinleyebilme, anlayabilme iletişim dilini  seçebilme sabrının olduğu ortak lisan olan sevgi ve saygının iç içe yaşandığı uzun barış birlik beraberlik içinde bir yaşam  ve keyifle yaşanacak bayramlar dileklerimle.

Her günümüz “bayram” tadında barış ve kucaklaşma günü olsun 

Bayramımız kutlu olsun

” Nefes almak bayramdır mesela; “günün birinde soluksuz kalınca anlar insan…
 …
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek,
Kurda kuşa yem olmayıp ” çok şükür bugünü de görebildik ” diyebilmek…
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır”
….
Üstüne serilen bir battaniye. saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan ” anne bayramıdır”

  “Can Yücel” ustaya saygıyla…


Perihan Yıllı,2013 13 Ekim  10:45 




Yorum bırakın