Çocukluğumuz ve erken yaş dönemlerimize ait anılarımızı hatırlarız da çok yakın zaman da yaşadıklarımızı daha kolay unuturuz.
Sebeplerini merak ediyor musunuz?
100 yaşına kadar hafızanızı zinde tutmak artık hayal değil!
Klinik Psik. Doktora Öğrn. Perihan Yıllı
Bellek, hafıza ya da şuur
Bilgilerin bilinç tarafından tanımlanarak gerektiğinde kullanılacak şekilde saklanabilmesine bellek-hafıza diyoruz.
Belleğin sahip olduğu bu kayıtlar ise, beynin sahip olduğu şahıslarına münhasır olayları zamana mekana bağlı bilgileri içine alan ve birbirine elektro kimyasal uçlarla bağlı koordineli şekilde çalışan ortalama 10-12 milyon hücre tarafından sağlanmaktadır.
Bellek- hafıza olmadan insan zekası ne yapacağını bilemez.
Zihnim çok dolu, zihnimi boşaltmam lazım, anlayışı artık bir efsane,
İnsan beyni, hiç yorulmaksızın çalışma gücüne sahip muhteşem bir güce sahiptir.Siz istemeseniz de o bir şekilde çalışacaktır.
Okurken,yatarken o mutlaka çalışacaktır. uykunuzda, rüyalarınızda bitkin düşmeden biteviye çalışacaktır.
Bilim, uzun süre çalışan zihin işçilerinin, “ zihnim yoruldu, dinlendirmeliyim “ gibi serzenişlerini artık kabul etmiyor.
Sevindiricidir zihin yorulmuyor,
Yorgun düşen bu esnada çalışan diğer organlarımız;
– Gözler, boyun, omuzlar, sırtımız gibi organlarımız ya da uyku düzeni bozukluğundan dolayı genel yorgunluklardan.
– Uykusuz kalan beyin melatonin salgılayamaz dolayısıyla kişi huzursuz, mutsuz, isteksiz ve bitap düşeceğinden kendini yorgun hissedecektir.
Bu ve benzer sebeplerden, dikkatsizlik artacaktır ve kişi sorunu zihninde arayacaktır.
Görüldüğü gibi, zihin yan sorunlara bağlı sonuçlarına maruz kalmaktadır. Bitmek bilmez, sınırsız bir elektriksel güce sahipken.
“Yaş ilerledikçe öğrenme yeteneğinde azalma olacaktır” inancı da artık bir efsane
Zihin sürekli çalıştırılmalıdır çünkü o çalışmazsa ve beyin hücreleri O2 + glikozla beslenemezse o zaman ölümüne terk edilmiş olacaktır.
Ölen beyin hücreleri yerine yenileri gelmez fakat öğrenme yeteneğinin azalacağı düşüncesini bilim bu gün kabul etmemektedir.
İnsanlar yaşları ilerledikçe, bedensel güçlerini kaybedeceklerdir, bu eşyanın tabiatıyla doğru orantılıdır.
Belli bir orana kadar zihinsel yapıda fizyolojik olarak bir çok organ da yaşlanacak ve zihnin de eski efektif kapasitesinde olmayacağının sebebi ise;
Solunum ve dolaşım sisteminin yeterli O2 ve glikozu beyne ulaştıramasındandır.
Beyniniz, çalıştıkça kuvvetlenecektir.
Atıl bırakıldığı zaman zayıflayacak ve senelerin diğer organları yıpranmalarına paralel gücünü yitirecektir.
“ Birleşik kaplar misali” bir çok patalojik zihin hastalıklarıyla karşı karşıya kalacaktır.
Ara verilmeden sürekli çalıştırılan ve tabii ki nefes eksersizleri ve meditatif çalışmalarla ile sürekli desteklenerek tazelenen zihin, ileri yaş anılarını da ilk gençlik anıları gibi sürekli taze tutacaktır. Üstelik yapay hafızaya falan gerek yok siz bunu organik hafızanızla yapacaksınız.
Zihin açıktır, nettir, algılarınıza paralel kameranız tam randımanlı hayal unsurlarını da katarak muazzam işleyecektir.
Özellikle ileri yaşlarda ki bu tip insanlar imgeleme hafızasıyla düşünür konuşurken sözcükler nettir ve ifadelerinde hafif duraksamalar vardır.
Bir insan beyninin, optimum yaşam süresi içinde birbirinden bağımsız 15.000.000.000 (on beş trilyon) duyum aldığı ve hafıza da tutulanların sayısının beyinde var olan hücrelerin sayısının çok çok üstünde olduğu bilim tarafından yapılan ölçümlerle tespit edilmiştir..
İnsanoğlu, zihin yeteneklerinin farkında olmadığı ya da farkına vardığında çeşitli içsel ve dış etmenler yüzünden bunu sadece % 10- 15 aralığında ki kısmını kullandığı söylenmektedir oysa bu kadar kullanım kapasitesinin de çok üstün zeka oranları olan Einstein gibi kişilerde kullanıldığını bilmekteyiz.
Wisconsin Madison Üniversitesi Sağlıklı Zihin Araştırma bölüm kurucusu Psikoloji ve Psikiyatri Profesörü Richard Davidson önderliğinde, “Nefes teknikleri ve meditasyonun” yüksek frekanslı elektriksel beyin gama dalgaları (saniyede 49 kez titreşen, algılama-bilinç ve entelektüel düşüncenin kaynağı) üzerinde etkisini test etmek amacıyla,
iki farklı grupla çalışma yapılıyor;
1.grup katılımcılar, 15-20 yıl gibi bir süre nefes eğitimleri konusunda deneyimli bilinçlendirilmiş gönüllüler
2.grup ise, fazla pratiği olmayan sadece bir haftalık deneyimi olan gönüllüler
Bu iki gruba da 256 elektriksel sensor bağlanıyor
Ölçümler sonunda,
Deneyimli, gruba ait deneklerde zihinsel aktivasyonu son derece hareketli organize olmuş beyin dalgaları oluşurken,
Diğer deneyimsiz grup deneklerin de ise hiç nefes eğitimi almayan kişilere oranla hafif gamma dalga aktivasyonu kayıt ediliyor
Sonuç olarak nefes teknikleri ile beynin kendi içinde genişlemeye müsait olduğu tezine varmışlardır.
Bu ne demektir?
Dışarıdan bilinçli olarak yaptığımız destek çalışmalarla beynin ve zihin değiştirilebiliyor.
Eğitilmiş beynin diğerlerine göre farkları olduğu EEG taramalarıyla bu gün artık gözlenebiliyor.
Eğitilmiş zihnimizle neler mi yapabiliyoruz?
Hoşnut olmadığımız bizi rahatsız eden, yaşamımızı güçleştiren senelerce gereksiz taşıdığımız bizi üzen, aşağıya çeken düşünce yapılarımızdan ve davranış kalıplarımızdan kurtulabiliyoruz.
Fırsatlarmızın farkına varıyoruz daha seçici görerek koşullarımızı olgunlaştırıyor mutlu ve başarılı olmayı başarabiliyoruz.
Dolayısyla DNA kayıtlarımıza da müdahale ediyoruz, kurban psikozundan kurtulabiliyoruz.
Sevindirici, mutluluk verici, kendimiz ve bütünün hayrına