Terörün Psikolojik Sağlığımıza Etkisi


Albert Einstein, der ki: “Ben savaşı ve o soğuk silahları öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi. Benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir”
Terör ortamlarında  kişiler birbirine zıt iki kişilik yapısı beraberinde davranış geliştirirler. Birinci grup aktivist olarak  katılımcıdır. İkinci grup kendini korumaya alma amacıyla haberleri dahi izlemez. 

 Yapılan araştırmalar,  kişiler terör olaylarını aktif olarak yaşamasalar da her yüz kişiden yirmisinin  çok ciddi psikolojikrahatsızlıklar yaşadığını göstermektedir.  
Öfke patlamaları, depresyon, ankisiyete, uyku sorunları, davranış bozuklukları sıklıkla yaşanmaktadır.
Ayrıca  konsantrasyon bozukluğu, işe yoğunlaşamama sonucunda iş kayıpları, yalnızlık ve çaresizlik duygularına sebep olmaktadır. 
Gelecek endişesi ve belirsizliği,  kariyer yapılandıramama,  güven sorunu da etkileşimlerin ikincil boyutunda yer almaktadır.  
Terör anlarında duygusal davranışlar öncü sırada yer alırken, akılcıl davranışlar  daha geri plandadır.
 Doğası gereği ki her canlıda olduğu gibi insanda da psikolojik tepkilerden savaş ya da kaç tepkisi oluşur. Çünkü en önemli konu güvenlik ve barınmadır. Başka seçenekler daha geri planda kalmıştır. Kişiler ya olaylarla çok iç içedir ya da çok ilgisizdir. 
Aslında her ikisi de geliştirilen bir çeşit savunma mekanizmasıdır.  
Duygu durumları ise bireyden bireye farklı yansır. Öfke, suçluluk, ankisiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar şeklinde yansıyabilmekte ya da tam tersi umursamaz tavır sergilenebilmektedir. Umursamaz tavır ya da aşırı hassasiyette kitle iletişim araçları ve özellikle medya büyük önem taşır. 
Popülasyonlarda  devam eden terör tehditleri  doğrudan mağdurları  etki altına almasa da  medyanın şahit konumunda olması ülkede yaşayanlar arasında düşmanlığı arttırmaktadır. 
Terörün bir diğer önemli yapılandırması “Göç Olgusu”

Çevresel rahatsızlık ve özellikle güven sorunu sosyolojik açıdan da çok önem taşıyan göç olgusunu tetiklemektedir. İnsanlar kökleriyle bağlı olduğu topraklarından kopmak zorunda kalabilmektedir. Bunun sonucunda çöküş, uyum sorunu gibi travmaya kadar varan durumlarla var olmaya, ayakta durmaya çalışmaktadır.
 Uzun süreye yayılan psikolojik etkiler kimilerinde yıllar sonra açığa çıkar. Çünkü kişi olayları bastırmış ve tepkisiz kalmıştır ancak bu durumu birkaç yıl sonra değişkenlik gösterebilmekte ve psikolojik rahatsızlıklardan herhangi biri ortaya çıkabilmektedir.  
Elbette yaşanan üzücü, yıpratıcı olaylara karşı duyarsız, tepkisiz ya da ilgisiz kalınamaz. Ancak bozulmuş  psikolojisi olan bir insanın kendine ya da çevresine yararı olabilir mi? 
Olay, konu, grup ya da kişilere karşı mesafesini koruyabilir mi? 
Kararlarında, düşünce, duygu ve davranışlarında rasyonel olabilir mi? 
Üyesi olduğu gruptan bağımsız gerçekçi bakış açısına sahip olabilir mi?


Kaldı ki birçok psikolojik sorunun fiziksel rahatsızlıklara da sebep olduğunu artık biliyoruz.
Peki, kendimizi koruma altına almak için neler yapabiliriz?
  1. Fiziksel egzersizler ve nefes tekniklerinden destek alarak  ruhsal ve bedensel rahatlama. Uyku ve beslenme düzeninde bütünsel sağlığı korumak 
  2. Sosyal medya ya da kitle iletişim araçlarında yazılanların tümünde doğruluk payı olmadığının bilincinde olmalıyız.
  3.  İnsanların gerçek düşünce, yaşantı ya da duygularını yansıtmama gibi bir eğilim sergileyebileceklerinin olasılığının farkında olabilme. Çünkü böylesi yaşanan sahnelerde felaket senaryoları üretilebilmektedir.  
  4. Düşük toleranslılık gösteren acımasız  duygu ve düşüncelerden uzak durmak.
  5. Olayları haber kaynakların takip ediyorsak, kendimizi yıpratmadan üzüntü ve öfke güçlenmesine izin vermeden bilgi alma amacıyla takip etmeli. Ancak mutlaka katılımcı olunması gerekiyorsa da sakin, öfke yönetebilmeyi başararak çözüm odaklı yaklaşımlar içinde olunmalıdır.
  6. Sağlıksız, mantık dışı düşünce ve duygu durumlarından uzak durmak.
  7. Sağlıklı ve daha rasyonel düşünebilmek.
  8. Kendimizi  kontrolde güç geliştirilmesi, içsel dürtülerin ve dışsal tahrik edebilici  kontrolün sağlanabilmesi 
“Hiçbir barışın savaşarak sağlanamayacağı gerçeği kadar”
 gerçeklere yakınlaşarak… 
Perihan Yıllı, 28.Eylül, 2015
                 İletişim@Randevu 

          http://www.perihanyilli.com/
           pozitifid@gmail.com 
           gsm 0553 866 86 30
           http://pozitifid.wix.com/pozitifid 
           https://www.instagram.com/perihanyilli/
             Perihan Yilli ile  Psikolojik Danışmanlık; “Çocuk,yetişkin,çift ve aile danışmanlığı.Kişisel Gelişim  Danışmanlığı,Koçluk Hizmetleri”  
 Nefes Terapisti, Holoterapi, Reiki Nlp Uzmanı, Access Conciousness Bars             Uygulamacısı Objektif Testler (zeka,kişilik,gelişim,beceri) Uygulama ve Raporlama
Çünkü artık biliyoruz ki “Toplum sağlığının temelini ruh sağlığı, psikolojisi davranışları sağlıklı insanları oluşturmaktadır. Kişinin kendini tanıması anlaması ne istediğini, neyi neden istediği yani kendini bilmesi ile  sağlıklı bir toplum mümkün olacaktır… 
Tüm yayın evlerinde ve kitabevlerinden,
Kitaplarıma ulaşabilirsiniz…




Farkındalık ve Meditasyon nedir?

Yeni Yıla yeni bir kitapla,  
“İçindeki sonsuz güce UYAN”maya hazır mısın?
2019,Ocak tüm kitapçılarda



Nefes egzersizleri, meditasyon ve Farkındalık etkileşimi…


Klinik Psik. Doktora Öğr. Perihan Yıllı
Farkındalık, açık bir zihinle, yargılama olmaksızın içsel ve dışsal olarak düşüncelerinizi, duygularınızı, fiziksel duyumlarınızı siz ve çevresel etkileşimleriniz dahil olmak üzere bulunduğunuz anda neler olduğunu gözlemleyerek  dikkat etmenin bir yoludur, şeklinde tanımlanabilir.  
Farkındalık eğitimi duygusal ve sosyal zekanın yanı sıra akademik başarıyı da destekleyen bir beyin entegrasyonudur.
Amaçlı olumlu düşünceler; şefkat, merhamet gibi olumlu duygular hissetmeye düşünceleri yönlendirerek zihni dinlendirme ve sindirme ise meditasyon olarak tanımlanabilir.
İyiliğin Gücü..

Klinik çalışmalar şefkat, merhamet gibi duygulara yönlendirilen düşüncelerin sayısız olumlu etkilerinin olduğunu göstermektedir.

“Kişi neye odaklanırsa ve yoğunlaşırsa o olasılığı yaşıyor.”
Bilimselliği kanıtlanmıştır ki “Olumlu, yapıcı düşünce, olumsuz yıkıcı düşünceden yüz kat daha güçlüdür.”
Psikanalist Kernberg’e göre, insanın dış dünyada yaşadığı acılara dayanma gücü, içselleştirdiği, geliştirdiği sevgi nesnelerinden gelmektedir. #biryudumnefes  (Alıntı S.16)

·         Sıklıkla iyilik yapma davranışlarında bulunmak beyinde yüksek seviyelerde dopamin oluşumuna sebep olur. İyilik etme bizleri mutlu eden önemli bir harekettir.
–    Ruhu aydınlatan kelimeler mücevherlerden daha değerlidir. Doğru zamanda ve yerde sadece birkaç sözcük kişinin vizyonunu yükseltme gücüne sahiptir. sözcüklerle algılara duygulara düşüncelere dokunuruz. 
·         Her yaptığımız iyilik kalp sağlığı ve bütünsel sağlığımıza çok iyi gelmektedir. Nezaket çerçevesinde gelişen ilişkiler duygusal sıcaklık beyinde ve vücutta oksitosin üretmektedir. 
Oksitosin kan damarlarını genişleten kan basıncını düşüren ve nitrik oksitdenilen kimyasalların  serbest bırakılmasına olanak sağlayan bir hormondur.
·         Şefkat ve merhamet vücuttaki iltihabı azaltır. İyilik bizleri genç, dinamik ve enerjik tutar. Çünkü oksitosin kardiyovasküler sistemde serbest radikallerin ve iltihaplanma seviyesini azaltır böylece de yaşlanma yavaşlayacaktır.
·         İyilik ile ilişkilerde de iyileşmeler,kişiler arasında samimi, içten bağlar oluşur.  Sahte ilişkilerin yerine doğal ve samimi bağlar oluşur. Mevcut bağlarda da güçlenmeye sebep olur.
·         İyilik bulaşıcıdır; diğer insanlara da esin kaynağı olur. Arkadaşlar arasından dışarıdaki çevreye ulaşan dalgalanma etkisi yaratır.
Peki, sistem nasıl çalışıyor?
Düşünceler ve beyin ilişkisi
Beyin yeniden yapılandırılabilir mi?  
Düşünceler, beynin kullanımına göre değişkenlik gösteren bir oluşumdur, çünkü beyin yeniden yapılandırılabilir. 
Bir düşünceniz var; beyninizi bir harita gibi düşünün ve harita üzerinde tıpkı küçük akarsuları birbirine bağlar gibi küçük dürtülerde de birbirine bağlanma oluşur, Düşüncelerde birbiriyle bu şekilde bağlantılıdır. Nöronlar aracılığı ile bağlanan düşünceler, bazı yerlerde daha kalın ve daha güçlüdür. 
Bizler düşünce ve hayallerimizi yönlendirebilir ve daha huzurlu ve şefkatli olmak için beynin devrelerini değiştirebiliriz. Spor yaparken güçlü kas yapısı, vücut geliştirmek için daha fazla ağırlık kaldırma gibi, daha olumlu düşüncelere ağırlık vererek olumlu düşüncelerimizi güçlendirebiliriz.
Olumlu düşüncelerle olumlu duygular güçlenecek ve beynin bu parçalarında daha güçlü bağlar oluşturacaktır. bu düşünceler bir değişim ajanı olarak hizmet edebilecek kadar güçlü olabilmektedir. 
Stres ve Vücut
Vücutta kan basıncı, solunum, dolaşım, sindirim, boşaltım gibi bir çok işlev otomatik olarak çalışmaktadır. Bu sistemleri kontrol eden otonom sinir sistemidir.
Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinir sistemi olarak ikiye ayrılır.
Sempatik Sinir Sistemi; kalbin hareketlerini hızlandıran, bronşları genişleten, bağırsak hareketlerini yavaşlatan, kalp damarlarını daraltan özellikleriyle işlevseldir.
Parasempatik Sinir Sistemi; kalp hareketlerini yavaşlatan, kalbi besleyen damarları genişleten, bronşları daraltan, bağırsak hareketlerini hızlandıran işlevselliği özelliğinde barındırır.

Sempatik Sinir Sistemi, omurganın iç tarafının iki yanında birer sıra halinde dizilmiş sinir düğümlerinden oluşur. Sırt bölgesinden bel bölgesine kadar uzanan sempatik gangliyonlar (sinir ve lenf damarlarında ortaya çıkan yuvarlak şişlikler) bir yandan omurilik sinirleri yoluyla bağlantı kurarken diğer yandan da organlara sempatik sinirler gönderirler.
Parasempatik Sinir Sisteminde ise sinir düğümleri yoktur.
Sinirleri doğrudan merkezi sinir sistemindeki hücrelerden alırlar. Bu hücrelerin aksonları merkezi sinir sisteminden aldıktan sonra verdikleri organların içinde ya da yakınlarında bulunan küçük gangliyon hücreleriyle bağlanırlar. 
Stres anında “savaş ya da kaç” tepkisi çok stresli olduğumuz durumlar karşısında vücutta verilen tepkilerden sorumludur. Adrenalin her organı etkileyen kan yoluyla dolaşır. Kalp hızlanır, basınç yükselir ve kan daha hızlı pompalanır. 
Her ne kadar acil durumlarda vücudun doğal tepkisi olsa da günlük stres anlarında tetiklenir ve bu durum kendimizi sağlıksız hissetmemize sebep olur.

Derin nefes çalışmaları ve meditasyonla tüm sistemde odaklanma sağlanacaktır.
Bu sayede SSS ni kapatarak, sakinleşerek “dinlenmek ve sindirmek” olarak bilinen PSS’ de açmayı sağlayabiliyoruz.  
Derin nefes egzersizleri sonrasında PSS aktive edildiğinde; kalp hızı, kan basıncı düşecek, nefes sakinleşecek kaslar gevşeyecektir.

Bağışıklık sistemi, sindirim ve dolaşım sistemini destekleyen çalışmalar sonrası kendimizi çok daha iyi hissetmemize olanak sağlayacaktır. 

Perihan Yıllı, 2015 Eylül

                 İletişim@Randevu 
          http://www.perihanyilli.com/

           pozitifid@gmail.com 
           gsm 0553 866 86 30
           http://pozitifid.wix.com/pozitifid 
           https://www.instagram.com/perihanyilli/
           
          Access Conciousness Bars Uygulamacısı Nefes Terapisti, Holoterapi, Reiki Nlp Uzmanı, Çocuk Ergen ve Yetişkin Danışman ve terapisti, Objektif Testler (zeka,kişilik,gelişim,beceri) Uygulama ve Raporlama 

her şey sende ve doğada gizli…


Kaynaklar:  Articles/breathing-for-your-better-health 
                 Bir Yudum Nefes , İskenderiye yayınevi, İstanbul 2015 

 http://www.idefix.com/kitap/bir-yudum-nefes-perihan-yilli/tanim.asp?sid=F5YED7MU7Y2NYBSANE4M